{ "title": "Midede Safra Suyu", "image": "https://www.safran.gen.tr/images/midede-safra-suyu.jpg", "date": "20.01.2024 09:01:38", "author": "aysel koçer", "article": [ { "article": "Midede safra suyu, normal şartlarda midede az miktarda bulunabilir. Midede bulunan safra suyunun bir miktarı mide ve yemek borusu üzerinde zararlı bir etki oluşturmaz. Safra tuzlarının midedeki konsantrasyonu 0.05-0.5 Ml gibi ölçülerde değişiklik gösterir. Bunlar ise toksik olmayan seviyelerdedir. Reflüde denilen mide safra suyu sofra tuzu düzeyi genellikle 30 ml üzerindedir. Yemek borusundaki safra suyu miktarı bu seviyeden biraz daha düşük olup 10ml civarındadır. Bu sebepten dolayı toksik olmayan su burada safra tuzları yemek borusu epiteli içinde birikerek; toksit konsantrasyonu ulaşabilir. Mideye geçen safra tuzları mide mukozası üzerinde toksit etkileri mide ve yemek borusunda mide asidinin oluşturduğu hasarlanmanın şiddetlenmesine katkıda bulunurlar. Bu durumda mide asit salgısını uyarmak suretiyle hasarlı almaya, artık midede geri kaçan onikiparmak bağırsağı muhtevası içinde safra tuzları yanında yüksek miktarda bulunan pankreas enzimleri mide ve yemek borusunun mukozasındaki hazırlanmanın şiddetlenmesine arttırır. Midede aşırı safra bulunması mide asidini azalttığından, Reflü olan hastaların midede bakteri üremesine kolaylaştırabilir. Böyle durumlarda hastalar antibiyotik tedavisi ile tedavi olabilir.

Midede safra suyu belirtileri nelerdir?

Bu hastalığın belirtileri diğer mide hastalıklarına göre farklı değildir. İnsan bedeninde üst karın bölgesinde huzursuzluk, ağrı, gerilme, bulantı, şişkinlik hissi, kilo kaybı, kusma gibi belirtiler ile bu hastalık kendini belli edebilir. Bazı hastalarda safra suyu belirtileri diğer hastalıklarda da oluşabilmektedir. Midede bulunan safra suyu belirtileri genellikle yemek yedikten sonra artar; bazı hastalarda ise gizli kanamalar görülebilir.

Mide safra suyu nasıl teşhis edilir?

Günümüzde bulunan mide safra suyu endoskopistler tarafından sıkça uygulanan yôntem olmak birlikte, gerçekte bu hastaların büyük bir çoğunluğunda reflü gastriti yoktur. Genellikle tecrübe ve bilgi eksikliği olan endoskopistlerin endoskopi sırasında midede bir miktar safra görmeleri, böyle bir teşhis koymalarına yol açmaktadır. Bu hastalar uzun süreli gereksiz tedavilerinin uygulanmasına maruz kalmaktadır. Endoskopi her zaman doğru sonuç vermediğinden mide ve yemek borusundaki safra suyu şiddetini ölçmek için değişik yöntemler kullanılmıştır. Bu hastalığı tespit etmek için kullanılan, en çok tercih edilen yöntem yemek borusundan mideye yerleştiren özel kateterlerle safra tuzunun ve safra içinde bulunan mide suyunun ölçülmesi ile mümkün olacaktır. Bu hastalığın teşhisinde kullanılan diğer bir yöntemde ise radyoaktif izotop yöntemidir. Bu yöntemde damardan enjekte edilen radyoaktif, maddenin karaciğerde safra ile bağırsaklara atıldıktan sonra mideye geçişi sintigrafik olarak izlenmektedir. Bu yönteme başvuranlar genellikle sınırlı sayıda olup, özel araştırma merkezlerinde uygulanmaktadır. Bu hastalığının teşhisinin yanında, hastalarda bulunan hastalığın belirtileri oldukça önemlidir. Midede safra suyu aşırı olan hastalarda tedavi yöntemleri arasında hastalık teşhisi edildikten sonra cerrahi girişimlerde bulunulur.

Midede safra suyu cerrahisi

Midede aşırı safra cerrahi girişimler ile uygulanarak ameliyat teknikleri ile azaltılmış durumdadır. Bağırsağı aşırı safra akışını neden olan cerrahi girişimler, safra yolunun onikiparmak bağırsağına bağlanması, safra kesesinin alınması gibi yöntem uygulanabilir. Bazı hastalarda alkalen reflü gösterebilir. Bu durumda papillotomi yapılmış olan hastalarda daha belirgin görülür. Safranın bağırsağın boş kaldığı yer alan onikiparmak bağırsağının tıkayıcı etkisiyle, biriken patolojilerde midede safra suyu çoğalması kaçınılmazdır. Bu durumda hastalarda safra ve kusmalar görülür. Bu cerrahi girişimler hastada ortaya çıkan probleminden kurtulması için sağlanır. Daha önce de geçirilmiş genel cerrahi girişimler sonucunda hastada düzeltme ameliyatları yapılır. Bu ameliyatla safra yolunun açıldığı, mideden önceki ince bağırsağa bağlanarak; safranın mideye kaçmasını engellemek amacıyla yapılır.
" } ] }