{ "title": "Safra Kesesi Tümörü", "image": "https://www.safran.gen.tr/images/safra-kesesi-tumoru.jpg", "date": "19.01.2024 11:18:53", "author": "aysel koçer", "article": [ { "article": "Safra kesesi kanseri, Safra kesesi vücudumuzda karaciğerin altında bulunur. Kastan yapılmış, armut biçiminde bir torba şeklindedir. Karaciğerin yaptığı safra küçük kanalcıklarda toplanır ve ana safra kanalına dökülür. Böylelikle aşağıya onikiparmak bağırsağına varmadan yan tarafa bir kol verir. Bu kol safra kesesine gider. Böylece devamlı olarak karaciğer tarafından yapılan safra bu keseye veya torba içine birikir. Vücudumuzda safra kesesinin görevi, karaciğerin çıkardığı safrayı belirli bir süre depo etmektir. Safra kesesi olmadan da yaşam sürdürülebilir. Yediğimiz yemekler mideden onikiparmak bağırsağına geçerek; sindirilir ve safra kesesinin sıkışmasını sağlar. Safra kesesi sıkışınca içinde birikmiş salgı onikiparmak bağırsağından geçen yiyeceklerin üzerine akar. Böylelikle safra kesesi kanseri oluşur. Safra kesesi kanser çeşitleri arasında beşinci sırayı alır. Bu kanser çeşidi en fazla 60 ve üzeri yaştaki hastalarda daha sıklıkla görülürken; bu hastaların çoğunluğunu kadınlar oluşturur.

Safra kesesi kanserinde risk etkenleri

Safra kesesi kanserinin sebebi tam olarak bilinmemektedir. Safra kesesinde bulunan taşların uzun süreli burada kalması sebebiyle tahribat vererek; iç zararlarda kanser lezyonlarına sebep olabilir. Kanser sebeplerinin yaklaşık olarak çoğunda safra kesesinde taş tespit edilmesi ile meydana gelmiştir. Yapılan araştırmalarda 3 santim ve üzerinde büyüklükteki taşlar, bulunan safra kesilerinde kesenin anomali ve adenomatiz olgulardan dolayı kanserler görülmektedir. Bu hastaların çoğunda safra kesesi, kronik safra kesesi iltihabı ve iş görmeyen safra kesesi şikâyetleri vardır. Karın bölgesi'nin sağ üst kısmında ağrı, kusma, bulantı, iştahsızlık, zayıflama, bazen çoğu kişilerde sarılık, beyaz renkli dışkı, koyu renk idrar çıkartma gibi şikâyetler bulunabilir. Bu hastalar bir yılın üzerinde safra kesesi ile ilgili rahatsızlıkları bulunmaktadır. Kimisinde ise hiçbir şikâyet bulunmadığı halde safra kesesinde hastalık bulunabilmektedir.

Safra kesesi kanserinin tanısı nasıl konulur?

Bu hastalığın erken dönemlerinde kronik safra kesesi iltihabı şikâyetleri ile kendini belli eder. Hastadan alınan anamnez ile yeterli bilgi edilmemektedir. Bu hastaların genelinde sağ üst kısımlarda ağrı mevcuttur. Kimi hastalarda ise ateş, ağrı hassasiyet, iltihap gibi sebepler mevcut olabilir. Hastalıkların teşhisi koyabilmek için yeterli olan bulgular iyi huylu hastalıkların ayırt edilmesinde yeterli olanak göstermez. Sindirim sisteminin baryumlu kontrast incelenmesinde indirekt olarak onikiparmak bağırsağı ve distal midede transvers kolunda kompresyon bulguları görülebilir. Safra kesesi kanserinin tanısında non invazif bir yöntem olan, ultrasonografinin büyük etkileri vardır. Bilgisayarlı tomografide hemen hemen kesin tanıyı koyduğu görülmektedir. Bu her iki tanı yönteminde safra kesesi duvarında kalınlaşma, kesede taş, sınırlandırılmış tümör tespit edilebilir. İleri olgularda yapılacak laparoskopi ve laparotomiye tanrıyı koymakta kesinlik gösterir. Bu hastalarda yükselmiş CEA değeri kesinlik vermemektedir. Bütün yapılabilecek kolay yöntemlere rağmen, bu hastalığın yaklaşık olarak yüzde beşine kesin tanı konulabilmektedir. Geri kalan bütün olgularda kesin tanıyı ancak ameliyat ile patolojik inceleme tedavisinde netlik kazanılabilmektedir.

Safra kesesi kanserinin tedavi edilmesi

Safra kesesi kanserinin tedavisi patolojik olarak tanı konulan hastalarda oldukça kolaydır. Çünkü yapılmış olan safra kesesi ameliyatı sonucunda bu olgularda yeterli olmaktadır. Bu olguların çok azında safra kesesi duvarında sınırlı olarak taş tespit edilmektedir. Bu hastalıkta safra kesesi iltihabına ilave olarak, kese yatağının çıkarılması ve çevreye nodüllerinin çıkartılması gerekmektedir. Safra kesesi ameliyatı olan hastalarında ilaç ve ışın tedavisinin etkisi azdır. Ayrıca dikkat edilmesi gereken en önemli nokta bu hastalığın hastalara göre değişkenlik gösterebileceği ve bu sebep dolayısıyla her hastanın tedavi şekli aynı süreçte olmadığıdır.
" } ] }