Safra Kesesi Kanseri, bir depo organı olan safra kesesi, öğünler arasında karaciğerin çıkardığı safra sıvısını geçici olarak depolamaktır. Bu sıvı daha sonra onikiparmak bağırsağına gönderilir. Armut biçimindedir ve karaciğerin altında bulunur. Safra kesesi olmadan da yaşanabilmektedir. Tüm sindirim sistemi kanserler arasında beşinci sırada bulunan safra kesesi kanseri, genellikle 55 yaş üzerinde görülmekte ve hastaların %75'i kadındır.
Kesin olarak neden oluştuğu bilinmemekle birlikte birkaç sebebi olduğu ileri sürülmektedir. Nedenleri şöyle sıralanmaktadır:
- Safra kesesinde bulunan safra kesesi taşlarının uzun dönem boyunca safra kesesini tahriş etmesi ile kese iç zarında kanser öncüsü lezyona sebep olması,
- Tümör ile iltihaplarının oluşması da kanseri tetiklemesi,
- Safra kesesinde kasılmaların meydana gelmesi,
Küçük de olsa bu hastalığın oluşumuna neden olur.
Safra Kesesi Kanserinin Belirtileri Nelerdir?
Hastalığın genelinde daha önce yaşanmış safra kesesi hastalıklarının bu hastalığın belirtileri arasında yer aldığı söylenmektedir. Bunun yanında safra kesesi iltihabı, bulantı, kusma, iştahsızlık, kilo kaybı, karnın üst bölgesinde ağrıların bulunması bu hastalığın başlangıç belirtileri arasında yer almaktadır. İleri aşamalarda ise açık renk dışkılama, koyu renk idrar, kaşıntılı cilt bu hastalığın ileri boyutlarında görülen belirtilerindendir.
Ayrıca bu hastalığın belirtileri arasında en önemli olanı sarılıktır. Ayrıca karaciğer büyümesi de bazı hastalarda görülmektedir. Genellikle safra kesesi kanseri hastalarının %60 kadarı, doktora sarılık için başvurmakta daha sonra safra kesesi kanseri olduğunu öğrenmektedir. Sarılık tek başına bir hastalık değildir. Sadece hastalığın oluşturduğu belirtiler arasında yer alır.
Safra Kesesi Kanserinin Tanısının Konması
Hastalığın il evrelerinde hastalar safra kesesi iltihabı ile doktora başvurmaktadır. Bu dönemde alınan anamnez içerisinde fazla bilgi yer almamaktadır. Genellikle bu hastalığın teşhisi için en çok kullanılan yöntemlerden biri röntgen çekimi yer alır. Daha sonra kan ve idrar tahlillerine başvurulur. Yapılan tetkiklerde billirubin ve alkali fosfotaz seviyesi artabilir. İleri rahatsızlıklarda ise anjiyografi yeterli bilgiyi sağlayabilir. Kesin teşhis için ise bilgisayarlı tomografi tanıyı koymak için yüksek derecede fayda sağlamaktadır. Bunun yanı sıra teşhis için ultrasonografi de kullanılabilir. Teşhis için birçok yöntem bulunmakta ancak sadece hastaların %5'lik bir kısmına tanı konulabilmektedir. Kesin tanı ise ameliyat sonrası patolojik inceleme ile belirlenmektedir.
Teşhis konulduktan sonra %65 civarında karaciğere doğru bir yayılma söz konusu olmaktadır. Daha sonra ince bağırsağa, mideye ve kalın bağırsağa yayılır. En yaygın komplikasyonu ise safra kesesinin su ile dolmasıdır. Bunun yanı sıra bu tür bir kanser umutsuzluk ve kötü bir yol izlemektedir.
Safra Kesesi Kanserinin Tedavisi Nasıl Yapılır?
Hastalığın tedavisi için cerrahi müdahale gereklidir. Açık kolesistektomi ve laparoskopik kolesistektomi bu cerrahi bu müdahalenin iki safhasıydı. Hastaların çoğunda ameliyattan sonra kese içinde tümör kalmamaktadır. Ayrıca radyoterapi de hastalara uygulanan tedaviler arasında yer alır. Vücut dışına ve karına yapılan radyoaktif iğneler tedavi için önem arz etmektedir. Diğer bir işlem ise kemoterapidir. Bu tedavi yollarından hangisinin seçileceği hastalığın erken dönemde mi yoksa geç dönemde mi olduğuna bağlıdır. Eğer erken dönemde ise lenf bezleri alınıp radyoterapi ve kemoterapi uygulanır. Hastalık ilerlemişse ışın tedavisi ve endoskopik stentleme uygulamaları yapılır. Unutmayın, erken teşhis hayat kurtarır.